google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 Finansal Göz: Batıdan Sonra Sıra Bizde mi?

14 Mayıs 2017 Pazar

Batıdan Sonra Sıra Bizde mi?

ABD konut piyasasında 2000’li yılların başından 2008 yılına kadar fiyatların yüksek oranlarda artmasıyla oluşan balon ve sonrasındaki süreçte küresel finans kriziyle tüm dünyanın nasıl etkilendiği hepimizin malumu…

Bu süreçte bankalar kredi vermek için yarışıyor, her geçen gün artan konut fiyatları insanları cezbediyordu. Her yeni konut kredisi fiyatların artmasına da katkı sunuyordu. Böylece insanlar satın aldıkları konutların fiyatlarının artmasından da memnundu. Aynı zamanda bankalar da memnundu. Çünkü artan konut fiyatlarını esas alarak konut sahiplerine ilave krediler de kullandırılabiliyordu. Örneğin 100.000 Dolara satın alınan bir evin değeri 120.000 Dolara çıktığında konut sahibine yeni kredi teklifinde bulunuluyor, konut değerinin neredeyse tamamına varan oranlarda krediler kullandırılıyordu. Bankaların bu konuda oldukça iştahlı davrandıkları bir süreçti. Kullandırdıkları kredilere karşılık sağlanan primler bankacıların iştahını daha da artırıyordu. Geri ödenmeme oranı en düşük olan kredi türü konut kredileri değil miydi? Nihayetinde konutlar da teminat altına alınmıyor muydu?

Bankalar bununla yetinmedi. Kullandırdıkları konut kredilerinden alacaklarını dayanak varlık haline getirip varlığa dayalı menkul kıymetler oluşturdular. Bu varlıkların satışı ile alacaklarını menkul kıymetleştirmiş oldukları gibi, riski de transfer ettiler. Konut kredilerinin ödenmeme riskine karşı sigorta şirketleri söz konusu varlığa dayalı menkul kıymetleri sigortaladı. Onlar da pastadan pay almak istiyorlardı. Söz konusu varlığa dayalı menkul kıymetler sadece ABD’de değil diğer gelişmiş ülkelerin finansal piyasalarında da alınır satılır olmuştu.

Kullandırılan konut kredilerinin çoğu değişken faizliydi. Fed ise 2003 yılından 2006 yılına kadar faizleri kademeli olarak artırdı. Faizlerdeki artış konut kredilerine de yansıdı. Değişken faizli kullandırılan konut kredilerinin aylık taksitleri her geçen gün artıyor insanlar kredi taksitlerini ödemekte zorlanıyordu. Düşük gelir gruplarına verilen konut kredilerinin (subprime mortgage) geri ödenmeme oranları %20’nin (Yüzde 2 değil 20!) üzerine çıkmıştı…

Artan faiz oranları konut kredilerine olan talebi azaltmış, böylece konut fiyatları da düşüşe geçmişti. Yer yer değişim gösterse de değer kayıpları oldukça yüksek oranlara varıyor, örneğin fiyatı 120.000 Dolara çıkan evin fiyatı 60.000 Dolarlara kadar düşüyordu. Bankalar tahsil edemedikleri konut kredi taksitleri ve teminat altındaki konutların azalan değeri ile baş başa kaldıklarında büyük zararlar yazıyorlardı. Böylece kriz patlak verdi. Bu ürünleri sigortalayan sigorta şirketleri ile bankalar tek tek batmaya başladı. 2008’in Eylül’ünde Türkiye Bankacılık Sektörünün tamamından daha büyük olan Lehman Brothers adlı yatırım bankası 600 milyar Doların üzerinde bir borç ile battığında, küresel bir kriz içine girildiği artık herkes tarafından kabul ediliyordu. Bu süreçte ABD’de 400’den fazla banka battı. Varlığa dayalı menkul kıymetleri başta Avrupa bankaları da satın aldığı için, krizin Avrupa’ya bulaşması çok zaman almadı. Biz ise bankacılık sektörümüzde bu tür ürünler bulunmadığı için seviniyor, küresel finans krizi bizi doğrudan etkilemeyecek diye avunuyorduk. 

Türkiye’de de, ABD’de olduğu gibi, bankaların varlığa dayalı menkul kıymet ihraçlarının başlayacağı bir döneme giriyoruz. Bu konuyu sonraki yazımda daha detaylı ele alacağım. Bizde olmasın demiyorum. Konunun gündeme gelmesi ile birlikte piyasalardaki “ben bu filmi gördüm” durumunun anlaşılması gerektiğini ve doyurucu bir iletişime ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Olanlardan ders çıkarabilmeyi umut ediyorum… 

6 yorum:

  1. ne olacak gerçekten halimiz bilmiyorum, artık konut kredisi almak gerçekten zor bir hale geldi
    birikmiş biraz param var fakat kredi alabilir miyim emin değilim, findeks den baktım kredi notum düşük biraz, sigortam da dönemsel dönemsel var, https://kredinotutr.com/krediler/konut-kredisi/ bu siteden de baktım konut kredi için kampanyalara ama artık ev almak hayal gibi geliyor :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülkemizde son yıllarda konut fiyatları kiralardan daha hızlı arttığı için, kirada durmanın daha avantajlı olduğunu söyleyen çalışmalar var. Tabii insan kendi evinin rahatlığını istemiyor da değil. Kolaylıklar diliyorum. Ülke olarak ekonomik açıdan zor bir sürecin içindeyiz. Umarım daha kötüye gitmeden gerekli yapısal reformlara yöneliriz.

      Sil
  2. Yeni açıklanan uygulama ile ilgili bir görüşünüz var mı?

    Bankalar borçlarını menkul kıymete dönüştürüp satacak ve söylenene göre de esas alıcısı MB olacakmış. Böylece kamu projelerinin borçları bir anlamda MB'ye aktarılmış olacak ve bankaların bilançoları rahatlayacak. Bu durumda MB bunları almak için doğal olarak para basacak. Eğer dolar olarak alması gerekli ise (ki bankalar zaten bu fonları dışarıdan alınan borç ile karşıladılarsa durum budur) MB dolar vermek durumunda. Ya rezervlerden verecek (zaten azalan rezervler için bu zor bir durum) ya da piyasadan alacak (ki doları coşturur). İlk durumda para basarak piyasaya TL arzı söz konusu iken ikincide dolar talebi söz konusu olur ve her ikisi de bir anlamda artan enflasyon demek. Biri doğrudan, diğeri maliyet enflasyonu olarak...

    Yani yazınızda belirttiğiniz durum esasında bu menkul kıymetlerin türevleşmesinin getireceği bazı sorunlar. Bu kağıtların takibi zor olacak diyorsunuz ve ABD'deki durum bu idi ama sanki bizdeki esas sorun bunların toksikleşmesi değil de alacak ve satacak olanın biz olmamız nedeniyle enflasyona yol açacak olması. ABD vb olsaydık bunu QE ile ihraç edebilirdik ama bizim durumumuzda bu menkul kıymetlere talip bulmak kolay olmasa gerek ve kendi içimizde borç çevirmiş olacağız.

    Bu öngörüye katılıyor musunuz yoksa bu denklemde görmediğimiz bir şeyler mi var?

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Bence asıl sorun türev araçlarını uygulamaya konulması değil bu araçları Merkez Bankasının peşinen alacak olmasının belirtilmesi. Sonraki yazımda açıklamaya çalışacağım.

      Sil
  3. Hocam fazla para basilmasindan bahsediliyor.ne demektir bu..yani vatandaşın cebine daha çok para mı giricek

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır. Bankaların verdiği kredilerden kaynaklı alacakları paketlenip türev ürün haline getirilecek. Bu ürünleri Merkez Bankası satın alarak bankalara likidite sunmuş olacak. Böylece bankalar daha fazla kredi verebilecek. Ancak bu arada enflasyon da alıp başını gidebilecek... Sonraki yazımda daha detaylı anlatmaya çalışacağım.

      Sil