google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 Finansal Göz: Aralık 2018

22 Aralık 2018 Cumartesi

Bankacılık Sektöründe Şube Başına Çalışan Sayısı

Türk Bankacılık Sektöründe şubelerde başına ortalama çalışan sayısı ele alınmaktadır. BDDK’dan sağlanan verilerle hazırlanan aşağıda yer alan grafikte Türk Bankacılık Sektörünün tamamında ayrıca mevduat ve katılım bankalarında şube başına şube başına çalışan sayısı yer almaktadır. Bankacılık sektöründe şube başına çalışan 2003 yılında 20 kişi iken 2005’te 21’e yükselmiştir. Sonraki yıllarda azalan bir seyir izlemiş ve şube başına çalışan sayısı 2018 yılında 18’e kadar gerilemiştir. Mevduat bankalarında şube başına çalışan genellikle sektör ortalamasının altında bir seyir izlemiş ancak son yıllarda sektör ortalamasına yakın gerçekleşmiştir. Katılım bankalarında ise şube başına çalışan sayısı daha dalgalı bir seyir izlemiştir. İlk yıllarda 18-19 aralığından, 2008 yılında 22’nin üzerine çıkmıştır. 2007-2013 yılları arasında sektör ortalamasının oldukça üzerinde seyreden katılım bankalarının şube başına çalışan sayısı sonraki yıllarda hızlı düşüş göstermiş ve 2018 itibariyle 14’e kadar gerilemiştir. Mevduat bankalarında şube başına 18 çalışan söz konuş iken katılım bankalarında bu sayı 14’dür.



Kalkınma ve yatırım bankaları çalışma alanı mevduat ve katılım bankalarından farklıdır. Kalkınma ve yatırım bankalarının mevduat toplama yetkisi yoktur. Bu sebeplerle kalkınma ve yatırım bankaları görece çok daha az şubeye sahiptirler. Örneğin 2018 Ekim ayı itibariyle kalkınma ve yatırım bankalarının 52 şubesi bulunmaktadır. Dolayısıyla kalkınma ve yatırım bankalarında şube başına çalışan sayısı daha yüksektir. Aşağıda yer alan grafikte kalkınma ve yatırım bankalarında şube başına çalışan sayısı yer almaktadır. İlgili dönemin ilk yıllarında 160 düzeyinde seyreden şube başına çalışan sayısı, küresel finans krizinde 103 kişiye kadar düşmüştür. Sonraki yıllarda 130’un üzerine çıksa da 2017’le birlik düşüş sürecine girmiş, şube başına çalışan sayısı 101 kişiye kadar gerilemiştir.
   

Aşağıda yer alan grafikte de sektör ortalaması ile birlikte yerli özel bankalar, kamu bankaları ve yabancı bankalarda şube başına çalışan sayıları yer almaktadır. 2003-2018 döneminin ilk yıllarında yabancı bankalarda şube başına çalışan sayısı sektör ortalamasının oldukça üzerindedir. Küresel kriz döneminde şube başına çalışan sayıları tüm banka türlerinde 19 kişi düzeyinde seyretmiştir. Sonraki yıllarda yabancı bankalarda şube başına çalışan sayısı tekrardan ortalamanın üzerine çıkarken son yıllarda yerli özel bankalar da benzer seviyelere gelmiştir. Kamu bankalarında şube başına çalışan sayısı genellikle sektör ortalamasının altında seyretmiştir.
   

21 Aralık 2018 Cuma

Şube Başına Kredi

Bu yazıda Türk Bankacılık Sektöründe şube başına kredi tutarları ele alınmaktadır. BDDK’dan sağlanan verilerle hazırlanan aşağıda yer alan grafikte, bankacılık sektörünün tamamında ayrıca mevduat ve katılım bankalarında şube başına kredi tutarları TL cinsinden yer almaktadır. Buna göre şube başına kredi 2003 yılında yaklaşık 10 milyon TL iken 2018 Ekim ayı itibariyle yaklaşık 220 milyon TL’dir. Şube başına kredi sektörde en fazla ağırlığa sahip olan mevduat bankalarında sektöre paraleldir. Katılım bankalarında şube başına kredi 2012 yılına kadar sektör ortalamasına yakın seyretmiş sonraki yıllarda ise sektör ortalamasının her geçen yıl daha fazla altında kalmıştır.



Kalkınma ve yatırım bankalarının yerine getirdiği faaliyetler mevduat ve katılım bankalarından ayrışmaktadır. Kalkınma ve yatırım bankalarının mevduat toplama yetkisi bulunmamaktadır. Bu sebeplerle kalkınma ve yatırım bankaları görece çok daha az şubeye sahiptirler. Örneğin 2018 Ekim ayı itibariyle mevduat bankalarının 10.367, katılım bankalarının 1.103 şubesi bulunurken bu sayı kalkınma ve yatırım bankalarında sadece 52’dir.  Bu durum şube başına kredi tutarlarının mevduat ve katılım bankalarına göre oldukça yüksek olmasını beraberinde getirmektedir. Aşağıda yer alan grafikte Türk Bankacılık Sektörü ve kalkınma ve yatırım bankalarında şube başına kredi tutarları yer almaktadır. Ekim 2018 itibariyle kalkınma ve yatırım bankalarında şube başına kredi yaklaşık 3,8 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. 

  

Aşağıda yer alan grafikte de yine aynı dönemde şube başına kredi tutarları yer almaktadır. Bu grafikte sektör ortalamasının yanı sıra yerli özel, kamu ve yabancı bankalarda da şube başına kredi tutarları TL cinsinden yer almaktadır. Buna göre şube başına kredi, yerli özel bankalarda sektör ortalamasıyla birlikte hareket etmiştir. Kamu bankalarında şube başına kredi tutarları özellikle son yıllarda sektör ortalamasının üzerindedir. Yabancı bankaların şube başına kredi tutarları 2009 yılında bu yana sektör ortalamasının altında kalmıştır.



Ocak 2003 ile Ekim 2018 karşılaştırıldığında Türk Bankacılık Sektöründe şube başına kredi tutarı yaklaşık olarak 22 katına çıkmıştır. Ancak yüksek enflasyon yaşanan Türkiye gibi ülkelerde bu tutarlar enflasyondan arındırıldığında veya TL yerine dolar bazında ele alındığında daha sağlıklı yorum yapılabilir. Aşağıda yer alan grafikte Türk Bankacılık Sektöründe şube başına kredi tutarları Amerikan Doları cinsinden yer almaktadır. Bu grafik oluşturulurken yıl sonu değerleri dikkate alınmış, 2018 yılı için de Ekim ayı sonu değerleri kullanılmıştır.


2003 yıl sonunda yaklaşık 9 milyon dolar olan şube başına kredi 2018 Eylül ayı itibariyle yaklaşık 40 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. İlgili dönemde şube başına kredi dolar bazında yaklaşık olarak 4,4 katına çıkmıştır. Ancak 2003-2007 yılları arasında hızlı artış gösteren şube başına kredi tutarı sonrasında daha ılımlı bir yükseliş göstermiştir. Şube başına kredi 2017 yılı itibariyle yaklaşık 50 milyon dolar ile kredi en yüksek seviyesine ulaşmıştır.

20 Aralık 2018 Perşembe

Şube Başına Mevduat

Bu yazıda Türk Bankacılık Sektöründe şube başına mevduat tutarları ele alınmaktadır. BDDK’dan sağlanan verilerle hazırlanan aşağıda yer alan grafikte bankacılık sektörünün tamamında ayrıca mevduat ve katılım bankalarında şube başına mevduat tutarları TL cinsinden yer almaktadır. Buna göre şube başına mevduat 2003 yılında 22 milyon TL iken 2018 Ekim ayı itibariyle yaklaşık 178 milyon TL’dir. Şube başına mevduat sektörde en fazla ağırlığa sahip olan mevduat bankalarında sektöre paraleldir. Katılım bankalarında şube başına mevduat 2014 yılına kadar ortalamanın biraz altında seyretmiş ancak sonraki yıllarda fark artmıştır.



Aşağıda yer alan grafikte de yine aynı dönemde şube başına mevduat tutarları yer almaktadır. Bu grafikte sektör ortalamasının yanı sıra yerli özel, kamu ve yabancı bankalarda da şube başına mevduat tutarları TL cinsinden yer almaktadır. Buna göre şube başına mevduat, yerli özel bankalarda sektör ortalamasıyla birlikte hareket etmiştir. Kamu bankalarında şube başına mevduat 2007-2012 döneminde sektör ortalamasının üzerinde iken geri kalan dönemlerde sektöre paralel bir seyir söz konusudur. Yabancı bankalarda şube başına mevduat sektör ortalamasının altındadır.



2003 - 2018 yılları arasında Türk Bankacılık Sektöründe şube başına mevduat yaklaşık olarak 8 katına çıkmıştır. Ancak yüksek enflasyon yaşanan Türkiye gibi ülkelerde bu tutarlar enflasyondan arındırıldığında veya TL yerine dolar bazında ele alındığında daha sağlıklı yorum yapılabilir. Aşağıda yer alan grafikte Türk Bankacılık Sektöründe şube başına mevduat tutarları Amerikan Doları cinsinden yer almaktadır. Bu grafik oluşturulurken yılsonu değerleri dikkate alınmış 2018 yılı için de Ekim ayı sonu değerleri kullanılmıştır.



2003 yıl sonunda yaklaşık 18 milyon dolar olan şube başına mevduat 2018 Eylül ayı itibariyle yaklaşık 32 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. İlgili dönemde şube başına mevduat dolar bazında yaklaşık olarak 1,8 katına çıkmıştır. Ancak 2003-2007 yılları arasında hızlı artış gösteren şube başına mevduat sonrasında azalan bir eğilim sergilemiştir. Şube başına mevduat en yüksek değerine 2010 yılında yaklaşık 40 milyon doları aşarak ulaşmıştır.

19 Aralık 2018 Çarşamba

Çalışan Başına Kar

Bu yazıda Türk Bankacılık Sektöründe çalışan başına kar tutarları ele alınmaktadır. Aşağıda yer alan grafikte BDDK’dan sağlanan bankacılık sektörünün tamamında ayrıca mevduat ve katılım bankalarında çalışan başına vergi öncesi kar tutarları TL cinsinden yer almaktadır. Buna göre çalışan başına kar 2003 yılında 66 bin TL iken 2017 yılında 289 bin TL’dir. Çalışan başına kar sektörde en fazla ağırlığa sahip olan mevduat bankalarında sektöre paraleldir. Çalışan başına kar katılım bankalarında sektör ortalamasının altında kalkınma ve yatırım bankalarında ise üzerindedir.
  



Aşağıda yer alan grafikte de yine aynı dönemde çalışan başına karlar yer almaktadır. Bu grafikte sektör ortalamasının yanı sıra yerli özel, kamu ve yabancı bankalarda da çalışan başına kar tutarları TL cinsinden yer almaktadır. Buna göre çalışan başına kar, yerli özel bankalarda sektör ortalamasıyla birlikte hareket etmiştir. Çalışan başına kar kamu bankalarında sektör ortalamasının üzerinde, yabancı bankalarda ise sektör ortalamasının altındadır. 



2003 - 2017 yılları arasında Türk Bankacılık Sektöründe çalışan başına kar rakamı yaklaşık 4 kat artmıştır. Ancak yüksek enflasyon yaşanan Türkiye gibi ülkelerde bu tutarlar enflasyondan arındırıldığında veya TL yerine dolar bazında ele alındığında görüntü biraz daha net olabilir. Aşağıda yer alan grafikte Türk Bankacılık Sektöründe çalışan başına kar tutarları Amerikan Doları cinsinden yer almaktadır. Bu grafik oluşturulurken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası veri tabanından ilgili yılın ortalama dolar satış kuru dikkate alınarak dönüşüm yapılmıştır.


2003 yılında 44 bin dolar olan çalışan başına kar tutarı 2017 yılında 79 bin dolar olarak gerçekleşmiştir. İlgili dönemde çalışan başına kar dolar bazında yaklaşık 1,8 katına ulaşmıştır. Ancak 2003-2010 yılları arasında 2008 küresel kriz yılı hariç çalışan başına kar hızlı artış göstermiş ve 2010 yılında en yüksek değerine 96 bin dolara ulaşmıştır. 2010 yılında günümüze ise çalışan başına kar rakamı azalış eğilimindedir. 2018 yılında kurlardaki ciddi artış sebebiyle çalışan başına kar rakamının dolar bazında azalması beklenebilir.

18 Aralık 2018 Salı

Çalışan Başına Mevduat

Bu yazıda Türk Bankacılık Sektöründe çalışan başına mevduat tutarları BDDK verileri ile ele alınmaktadır. Aşağıda yer alan grafikte bankacılık sektörünün tamamında ayrıca mevduat ve katılım bankalarında çalışan başına mevduat tutarları Türk Lirası cinsinden yer almaktadır. Buna göre çalışan başına mevduat 2003 yılında 1 milyon TL’nin üzerinde iken, 2018 Ekim ayı itibariyle yaklaşık 10 milyon TL’dir. Çalışan başına mevduat, mevduat bankalarında katılım bankalarına göre daha yüksektir.
   


Aşağıda yer alan grafikte de yine aynı dönemde çalışan başına mevduat tutarları yer almaktadır. Bu grafikte sektör ortalamasının yanında yerli özel, kamu ve yabancı bankalarda da çalışan başına mevduat tutarları TL cinsinden yer almaktadır. Buna göre çalışan başına mevduat, yerli özel bankalarda sektör ortalamasına çok yakındır. Çalışan başına mevduat kamu bankalarında sektör ortalamasının üzerinde yabancı bankalarda ise sektör ortalamasının altındadır. 

   
2003 - 2018 yıllar arasında Türk Bankacılık Sektöründe çalışan başına mevduat yaklaşık 10 kat artmıştır. Ancak yüksek enflasyon yaşanan bizim gibi ülkelerde bu tutarlar enflasyondan arındırıldığında veya TL yerine dolar bazında ele alındığında görüntü biraz daha net olabilir. Aşağıda yer alan grafikte Türk Bankacılık Sektöründe çalışan başına mevduat tutarları Amerikan Doları cinsinden yer almaktadır. Bu grafik oluşturulurken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası veri tabanından ilgili ayın ortalama dolar satış kuru dikkate alınarak dönüşüm yapılmıştır. 


2003 yılında 670 bin dolar olan çalışan başına mevduat tutarı 2018 Ekim ayı itibariyle yaklaşık 1,7 milyon dolara ulaşmıştır. Bu süreçte çalışan başına mevduat dolar bazında yaklaşık 2,5 katına ulaşmıştır. Ancak 2003-2008 yılları karşılaştırıldığında artış yaklaşık 3 kattır. Başka bir ifade ile 2008’den günümüze çalışan bazına mevduat dolar bazında yatay bir seyir izlemiştir. 2018 yılında kurlardaki ciddi artışla birlikte çalışan başına mevduat 2008 yılı düzeylerine gerilemiştir. 

17 Aralık 2018 Pazartesi

Bankalarda Özsermaye Karlılığı

Firmaların karlılığının ölçülmesinde kullanılan finansal oranlardan biri olan özsermaye karlılığı, özellikle firma ortakları başka bir ifade ile hissedarlar için büyük önem taşır. Özsermaye karlılığı belirli bir dönemde elde edilen net karın özsermayeye bölünmesi yoluyla bulunur. Aynı sektörde faaliyet gösteren diğer firmalar ile karşılaştırıldığında özsermaye karlılık oranının görece yüksek olması veya belirli bir dönemde kendi içinde karşılaştırıldığında özsermaye karlılığında artış görülmesi olumlu yorumlanır. Özsermaye karlılık oranının İngilizcedeki karşılığı “Return on Equity”dir ve bu oran ROE kısaltması ile de sıklıkla kullanılmaktadır.  
  
Özsermaye karlılığı formülü;

Özsermaye Karlılığı (ROE) = Net Kar / Özsermaye

Aşağıda yer alan grafiklerde BDDK veri tabanından sağlanan Türk Bankacılık Sektörü’nün özsermaye karlılık oranları yer almaktadır. İlk olarak sektörün tamamının değerlendirildiği grafikle başlayalım. Sektörün 2017 yılında özsermaye karlılık oranı %15,9 olarak gerçekleşmiştir. Sektör en yüksek özsermaye karlılığına %24,8 ile 2007 yılında ulaşmıştır. 2003-2017 yılları arasındaki dönem ele alındığında da eğilim çizgisi, bankaların özsermaye karlılığının azalış eğiliminde olduğunu göstermektedir.  


Aşağıda yer alan grafikte mevduat bankalarının özsermaye karlılık oranları yer almaktadır. Mevduat bankaları sektörün önemli bir kısmını oluşturdukları için özsermaye karlılık oranları sektör ile büyük uyum içindedir. En yüksek özsermaye karlılığına 2007 yılında %26,6 ile ulaşılmıştır. Bu oran 2015 yılında %12’ye kadar gerilemiş, 2017 yılında %16,5 olarak gerçekleşmiştir. Mevduat bankalarının özsermaye karlılığı ilgili dönemde değerlendirildiğinde, özsermaye karlılığının azalış eğiliminde olduğu görülmektedir.  


Aşağıda yer alan grafikte katılım bankalarının özsermaye karlılık oranları yıllar itibariyle bulunmaktadır. Katılım bankası adıyla faaliyete geçilen yıl olan 2005’te özsermaye karlılığı yaklaşık %37 ile oldukça yüksek bir seviyede gerçekleştirmiştir. Ancak o tarihten günümüze katılım bankalarında özsermaye karlılığı hızla azalmış, 2017 yılında ise %13,5 oranında gerçekleşmiştir.
 


Kalkınma ve yatırım bankalarının özsermaye karlılık oranları da aşağıda yer alan grafikte bulunmaktadır. Mevduat ve katılım bankalarına kıyasla kalkınma ve yatırım bankalarında özsermaye karlılığı belirgin şekilde daha düşüktür. Özsermaye karlılığı bu grupta da azalış eğilimindedir. 2017 yılında özsermaye karlılığı %10,7 olarak gerçekleşmiştir.  


BDDK’nın veri setinde sahiplik açısından da bir sınıflandırma yapılmaktadır. Bankalar yerli özel, yabancı ve kamu olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Aşağıda yer alan grafik yerli özel bankaların özsermaye karlılık oranları bulunmaktadır. Yerli özel bankaların özsermaye karlılığı nispeten yatay bir seyir izlemiştir.


Aşağıda yer alan grafikte de yabancı bankaların özsermaye karlılık oranları bulunmaktadır. 2013’te gördüğü en düşük seviyeden günümüze bir artış görülse de, dönemin tamamında özsermaye karlılığı azalış eğilimindedir.
  


Aşağıda yer alan grafikte de kamu bankalarının özsermaye karlılık oranları yer almaktadır. Kamu bankalarında özsermaye karlılığı ortalama da daha yüksektir ancak burada da özsermaye karlılığı azalış eğilimindedir.   


Aşağıda yer alan son grafikte de 2003-2017 döneminde Türk Bankacılık Sektörü ve banka türleri itibariyle özsermaye oranların ortalaması bulunmaktadır. İlgili dönemde sektörün özsermaye karlılık oranlarının ortalaması %16,8 olarak gerçekleşmiştir. Faaliyet türleri itibariyle mevduat bankaları bu oranın üzerinde bir özsermaye karlılığına sahipken katılım bankaları ve kalkınma ve yatırım bankalarında ortalamanın altındadır. Sahiplik açısından bakıldığında da kamu bankalarının özsermaye karlılığı sektör ortalamasının üzerindeyken, yerli özel ve yabancı bankalarda ortalamanın altındadır. 


16 Aralık 2018 Pazar

Bankalarda Aktif Karlılığı

Aktif karlılığı, işletme varlıklarının kar oluşturmada ne denli başarılı olduğunu bize gösterir. Aktif karlılık oranı ile bu durum ölçülebilir. Aktif karlılık oranı belirli bir dönemde elde edilen net karın toplam aktiflere başka bir ifade ile toplam varlıklara bölünmesi ile bulunur. Aynı sektörde faaliyet gösteren diğer işletmeler ile karşılaştırıldığında aktif karlılık oranının görece büyük olması veya belirli bir dönemde kendi içinde karşılaştırıldığında aktif karlılığında artış görülmesi olumlu yorumlanır. Aktif karlılık oranının İngilizcedeki kısaltması olan ROA (Return on Assets) şeklinde de kullanıldığı görülmektedir.

Aktif Karlılık Formülü;

Aktif Karlılığı (ROA) = Net Kar / Toplam Aktif
  

Aşağıda yer alan grafiklerde BDDK veri tabanından sağlanan Türk Bankacılık Sektörü’nün aktif karlılık oranları yer almaktadır. İlk olarak sektörün tamamının değerlendirildiği grafikle başlayalım. Sektörün 2017 yılında toplam varlıklarının %1,62’si kadar net kar ürettiği görülmektedir. Sektör en yüksek aktif karlılığına %2,78 ile 2007 yılında ulaşmıştır. 2003-2017 yılları arasındaki dönem ele alındığında da eğilim çizgisinden bankaların aktif karlılığının azalış eğiliminde olduğu anlaşılmaktadır.  



Aşağıda yer alan grafikte de mevduat bankalarının aktif karlılık oranları yer almaktadır. Mevduat bankaların aktif büyüklüğü sektörün yaklaşık %95’ine karşılık geldiği için, mevduat bankalarının aktif karlılığı sektör ortalamasına yakın seyretmiştir. 


Aşağıda yer alan grafikte de katılım bankalarının aktif karlılığı yer almaktadır. Katılım bankalarında aktif karlılığının azalış eğilimi daha belirgindir.


Kalkınma ve yatırım bankalarında aktif karlılığı sektör ortalamasının oldukça üzerindedir. Ancak orada da aktif karlılığı azalış eğilimindedir.



Bankalar sahiplik açısından yerli özel, yabancı ve kamu olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Aşağıda yer alan grafik yerli özel bankalarda aktif karlılığını bize göstermektedir. 


Aşağıda yer alan grafikte de yabancı bankaların aktif karlılığı yer almaktadır. Yabancı bankaların aktif karlılığının azalış eğilimi yerli özel bankalara göre daha belirgindir.
 


Aşağıda yer alan grafikte de kamu bankalarının aktif karlılık oranları yer almaktadır. Kamu bankalarında aktif karlılığı yerli özel ve yabancı bankalara kıyasla daha yüksektir ancak o da azalış eğilimindedir. 



Aşağıda yer alan grafikte de Türk Bankacılık Sektörü ve banka türleri itibariyle 2003-2017 döneminin ortalama aktif karlılık oranları yer almaktadır. İlgili süreçte sektörün ortalama aktif karlılığı yaklaşık %2’dir. Mevduat bankaları bu orana yakın katılım bankaları bu oranın altında kalkınma ve yatırım bankaları ise belirgin şekilde üzerindedir. Sahiplik açısından bakıldığında da yerli özel ve yabancı bankalar birbirine yakın ve ortalamanın biraz altındayken kamu bankalarında aktif karlılık oranı ortalamanın üzerindedir.

15 Aralık 2018 Cumartesi

Yüksek Montanlı Mevduat

Gazetelerin ekonomi sayfalarında hemen her ay Türkiye’deki milyoner sayısındaki değişim haber yapılır ve bu haberlerde genellikle milyoner sayısının arttığı belirtilir. Ancak yüksek enflasyon oranlarımızdan dolayı milyoner olmanın her geçen yıl giderek kolaylaştığı söylenebilir. Örneğin Merkez Bankası’nın enflasyon hesaplayıcısı kullanıldığında, 2003 Ocak ayında bankaya yatırılan 1 milyon TL’lik mevduat enflasyon oranı kadar artsa, bugün yaklaşık 4,5 milyon TL olmaktadır. Yani bu hesaba göre 2003 yılında 1 TL’ye alınabilecek mal ve hizmetler bugün 4,5 TL’ye alınabilmektedir. Başka bir açıdan bakıldığında da, 2003’teki 230 bin liranızın aynı hesapla 1 milyon TL’yi aştığı söylenebilir. Bankadaki paranızı artıran şey şüphesiz enflasyon değil faiz oranıdır. Ancak mudiler en az beklenen enflasyon oranı kadar faiz isterler ki satın alma güçleri azalmasın. Dolayısıyla enflasyon arttıkça faiz oranları da artar. Son birkaç yılda enflasyon oranları ciddi artışlar gösterip mevduat faiz oranlarını geride bıraktığı için mudiler döviz tevdiat hesaplarını daha çok tercih eder olmuşlardır. Böylece döviz hesaplarının mevduat içindeki oranı 2011'deki %30 seviyelerinden %50'lere ulaşmıştır. Dolarizasyonun tek nedeni bu durum değildir ancak en önemli nedenlerinden biridir.

Milyonerlik kavramının önemi bu sebeplerle her geçen yıl azalsa da, hala kullanılan bir ölçüttür. BDDK da 1 milyon TL üzeri mevduatı yüksek montanlı mevduat olarak tanımlamakta ve toplam mevduatın yüzde kaçının yüksek montanlı olduğunu aylık bültenleri ile yayımlamaktadır.

Aşağıda yer alan grafikte yüksek montanlı mevduatın toplam mevduat içindeki oranı yer almaktadır. Bu oran 2003 yılında %24 iken Ekim 2018’de %55’e yükselmiştir. Servetteki artışın bu oran üzerinde şüphesiz etkisi vardır ancak yüksek enflasyon oranlarıyla yaşamaya devam ettiğimiz sürece bu oran artmaya devam edecektir.  

  
Peki, milyoner sayısı şu kadar arttı veya yüksek montanlı mevduatın toplam mevduat içindeki oranı arttı şeklindeki haberler gereksiz mi? Değil tabii ki, ancak daha faydalı hale getirilebilir. Enflasyon arındırarak veya gelir dağılımı istatistiklerinde olduğu gibi mevduatın yüzde şu kadarı, şu kadar kişinin elinde şeklindeki analizler ile daha yararlı bilgiler sunulabilir.

14 Aralık 2018 Cuma

Takibe Dönüşüm Oranı

Takibe dönüşüm oranı bankacılık sektörünün aktif kalitesinin en önemli göstergelerinden biridir. Bankaların kullandırdığı kredilerde geri dönmeyenlerinin oranının artması, banka aktif kalitesini bozar ve karlılığını da olumsuz etkiler. Yine takibe dönüşüm oranı kredi hacmi üzerinde de etkilidir. Yapılan bazı akademik çalışmalarda kredi hacmini etkileyen en önemli faktör olarak takibe dönüşüm oranı bulunmuştur.1 Bu çalışmalarda takibe dönüşüm oranı arttıkça kredi hacminin azaldığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla takibe dönüşüm oranlarındaki artışın hem banka karlılığını, hem de kredi hacmini baskılayarak ekonomik büyümeyi ve istihdamı olumsuz etkilediği belirtilebilir. Takibe dönüşüm oranı bazen İngilizcedeki kısaltması olan NPL (Nonperforming Loan) olarak da karşımıza çıkmaktadır.

Türkiye’de Takibe Dönüşüm Oranı 

Aşağıda yer alan grafikte BDDK’tan sağlanan takibe dönüşüm oranları yer almaktadır. 2000 - 2001 krizinde bankacılık sektörünün üçte birinin çökmesiyle sektör büyük zorluklar yaşamış ancak sonraki süreçte yeniden yapılandırılarak sağlıklı bir yapıya kavuşmuştur. Takibe dönüşüm oranı 2004’e kadar çift hanelidir. Sonraki yıllarda bu oran %3,04’e kadar gerilemiştir. Küresel krizin etkisi ile 2009 yılında en yüksek %5,41 seviyesini görmüştür. 2011 yılından günümüze ise yatay bir seyir izlemiştir. Ancak son aylarda takibe dönüşüm oranının arttığı görülmektedir. 
    


Takibe dönüşüm oranı Ekim 2018’de %3,47 seviyesinde gerçekleşmiştir. Ancak bu oran gerek 2001 krizi sonrası dönemle, gerekse 2009 küresel kriz dönemi ile karşılaştırılabilir değildir. Bunun bazı nedenlerinden bahsedilebilir. Varlık yönetim şirketleri 2001 krizi sonrasında kurulsa da son birkaç yılda faaliyetlerinin artırmışlardır. Yani son yıllarda bankalar tahsili geçişmiş alacaklarını bu şirketlere satarak hem bilançolarını daha likit hale getirmişler hem de takibe dönüşüm oranlarını azaltmışlardır. Yine 2017 sonrasında başta Kredi Garanti Fonu uygulaması olmak üzere bazı düzenlemelerle kredilere daha fazla yüzdürülme imkanı getirilmiştir. Bu durum da takibe dönüşüm oranını azaltan başka bir unsur olmuştur. O zaman daha kısa vadeli ve banka gruplarını da ele alarak takibe dönüşüm oranını değerlendirelim.

Aşağıda yer alan grafikte farklı banka türlerinin takibe dönüşüm oranları 2017 yılından bu yana bulunmaktadır. Takibe dönüşüm oranı mevduat bankalarında katılım bankalarından daha düşük seyretmektedir. Kalkınma ve yatırım bankalarında ise oran belirgin şekilde daha düşüktür. Ancak oran düşük olsa da 2018 yılında önemli sıçrama gösterdiği görülmektedir. Ekim 2018 itibariyle takibe dönüşüm oranı mevduat, katılım, kalkınma ve yatırım bankaları için sırasıyla %3,9, %3,67 ve %0,86’dır.   



Sahiplik açısından takibe dönüşüm oranını bakıldığında da yabancı bankalarda oranın en yüksek olduğu görülmektedir. Sonrasında yerli özel bankalar bulunurken kamu bankalarında en düşük düzeydedir. Takibe dönüşüm oranının son üç ay artış gösterdiği görülmektedir. 2017 yılından yaz aylarına kadar takibe dönüşüm oranlarında azalan bir eğilim söz konusudur. Bu duruma KGF kapsamından kullandırılan kredilerin önemli etkisinin olduğu belirtilebilir. Ancak takibe dönüşüm oranları son iki ayda artış göstermiştir. Ekonomideki yavaşlama dikkate alınırsa takibe dönüşüm oranlarının bir süre daha artması beklenebilir. Bu konuda Takipteki Alacaklar başlıklı yazım da okunabilir. 



1 Durmuş Ali Kuzu, Kredi Hacmini Belirleyen Faktörler: Türk Bankacılık Sektörü Uygulaması, Doktora Tezi,
http://dspace.baskent.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11727/2824/10177102.pdf?sequence=1&isAllowed=y

13 Aralık 2018 Perşembe

Türk Bankacılık Sektörü’ne İlişkin Bazı Bilgiler

Bu yazıda Türk Bankacılık Sektörü’nde banka sayısı, şube sayısı ve personel sayısı yer almaktadır. Bilgiler, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun internet sitesinde aylık bültenden elde edilmiştir. Aşağıda yer alan grafikte, 2002 yılı Aralık ayından günümüze banka sayıları yer almaktadır. Ekim 2018 itibariyle Türk Bankacılık Sektörü’nde faaliyet gösteren banka sayısı 50’dir.  


Aşağıda yer alan grafikte Türk Bankacılık Sektörü’nün yurt içi şube sayıları bulunmaktadır. 2002’de 6.000 civarında olan yurt içi şube sayısı, 2014 yılına gelindiğinde 12.000’i aşmıştır. O tarihten günümüze ise azalan bir seyir izlediği görülmektedir. Ekim 2018 itibariyle Türk Bankacılık Sektörü’nün yurt içi şube sayısı 11.522’dir.   


Aşağıda yer alan grafikte de Türk Bankacılık Sektörü’nün yurt dışı şube sayıları bulunmaktadır. 2002 sonunda 33 olan yurt dışı şube sayısı, 2014’te 88’e kadar yükselmiştir. Ekim 2018 itibariyle Türk Bankacılık Sektörü’nün 72 adet yurt dışı şubesi bulunmaktadır.


ATM (Automatic Teller Machine) veya Otomatik Vezne Makinesi olarak ifade edilebilen ancak daha çok bankamatik olarak bilinen ATM’lerin sayısı aşağıda yer alan grafikte bulunmaktadır. 2002 sonunda 12.000’in üzerinde bulunan ATM sayısı, 2018 Ekim ayı itibariyle 48.458’dir. 


Aşağıda yer alan grafikte Türk Bankacılık Sektörü’nün yurt içi personel sayısı bulunmaktadır. 2002 sonunda 120 bin civarında olan yurt içi personel sayısı 2014 yılında 220 bine yaklaşmıştır. 2014 sonrasında ise azalan bir eğilim söz konusudur. Ekim 2018 itibariyle Türk Bankacılık Sektörü’nün yurt içi personel sayısı 207.246’dır.  


Aşağıda yer alan grafikte de Türk Bankacılık Sektörü’nün yurt dışı personel sayısı bulunmaktadır. 2002 sonunda 383 olan bu sayı, ilgili süreçte en yüksek sayıya 2014 yılında, 878 ile ulaşmıştır. Sonrasında ise azalan bir eğilim söz konusudur. Ekim 2018 itibariyle Türk Bankacılık Sektörü’nün yurt dışı personel sayısı 755’dir.  


Bu bilgiler ışığında Türk Bankacılık sektörüne ilişkin bir değerlendirme yapacak olursak şunları söyleyebiliriz;

- Banka şube ve personel sayısının 2002 – 2014 yılları arasında artan, 2014’ten günümüze ise azalan bir eğilime sahip olduğu görülmektedir.
- Şube sayısındaki artış personel sayısındaki artıştan daha yüksektir. Bu durum şubelerde çalışan personel sayısının, ortalamada azalması anlamına gelmektedir. 
- ATM sayıları sürekli artış eğiliminde olmuştur. Hem teknolojinin ilerlemesi sayesinde ATM’ler ile verilen hizmetlerin artışı, hem de bankalara maliyet avantajı sunuyor olmaları, ATM sayısındaki artışı açıklayabilir. 

7 Aralık 2018 Cuma

Stopaj İndirimi Ne Getirdi?

Ağustos sonu itibariyle mevduat stopaj oranlarında 3 ay geçerli olmak üzere bazı değişikliklere gidilmişti. Süre uzatılmadı ve kasım sonu itibariyle eski oranlara geri dönüldü. İlk olarak stopaj oranlarında ne tür bir değişiklik yapıldığına bakalım. Sonra neden bu uygulamaya gidildiğini değerlendirelim. Sonra da istenen sonuçlarının elde edilip edilmediğini analiz etmeye çalışalım.

Aşağıdaki tabloda bahsi geçen değişiklikler yer almaktadır. Bu düzenleme ile döviz tevdiat hesapları için 6 aya kadar vadeli hesaplarda stopaj oranı %18’den %20’ye, 1 yıla kadar vadelerde %15’ten %16’ya çıkarılırken 1 yıldan uzun vadeli hesaplarda ise %13’te sabit tutulmuştur. Diğer taraftan TL hesapların stopaj oranlarında ise indirime gidilmiştir. 6 aya kadar vadeli hesaplarda stopaj oranı %15’ten %5’e, 1 yıla kadar vadeli hesaplarda %12’den %3’e ve 1 yıldan uzun vadeler için %10’dan %0’a düşürülmüştür. Katılım bankalarının katılım hesaplarına ödediği kar payları için de aynı oranlar söz konusudur. Bu düzenleme ile döviz tevdiat hesaplarının vergi oranlarını bir miktar artırılmış, TL mevduat hesaplarının vergi oranları ise önemli ölçüde azaltılmıştır.   


02.01.2013 - 30.08.2018
31.08.2018 - 30.11.2018
Döviz tevdiat hesaplarına yürütülen faizlerden;
%
%
a.    Vadesiz ve ihbarlı hesaplar ile 6 aya kadar (6 ay dâhil) vadeli hesaplarda
18
20
b.    1 yıla kadar (1 yıl dâhil) vadeli hesaplarda
15
16
c.    1 yıldan uzun vadeli hesaplarda
13
13
TL Mevduat faizlerinden;
%
%
a.    Vadesiz ve ihbarlı hesaplar ile 6 aya kadar (6 ay dâhil) vadeli hesaplarda
15
5
b.    1 yıla kadar (1 yıl dâhil) vadeli hesaplarda
12
3
c.    1 yıldan uzun vadeli hesaplarda
10
0

Döviz tevdiat hesaplarının vergi oranları artırılırken, TL hesaplarda oranların düşürülmesi şüphesiz dövize olan talebi azalmayı TL’ye olan talebi ise artırmayı hedeflemektedir. Böylece dolarizasyonun önüne geçilmeye çalışıldığı söylenebilir. İlgili dönemde gerek döviz gerekse TL vadeli hesap faizlerinin yılın en yüksek düzeyinde olduğunu da belirtelim. Yine aynı dönemde döviz kurları gerilese de yüksek düzeylerde seyretmiştir. Peki, uygulama istenen sonuçlara ulaşmış mıdır? Başka bir ifade ile tasarruf sahipleri döviz satıp Türk Lirası almışlar mıdır? Bu soruya Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan sağlanan veriler ile cevap arayalım.

Aşağıda yer alan grafikte TL mevduatlar, stopaj uygulamasının dönem başı ve dönem sonu değerleri ile yer almaktadır. Buna göre ağustos sonunda yaklaşık 1 trilyon 27 milyar TL düzeyinde olan TL mevduat, kasım sonunda yaklaşık 1 trilyon 22 milyar TL düzeyine gerilemiştir. TL mevduatın gerek faizlerin anaparaya eklenmesi gerekse enflasyondan dolayı azaldığı pek görülmez. TL mevduatın genelde arttığından bahsederiz, bazen artmış ama artış hızı azalmış deriz, azaldığı dönemler ise çok nadir görülür. Hal böyleyken, bir de önemli ölçüde vergi avantajı söz konusuyken, TL mevduatın azalması düşündürücüdür. Bu grafiğe bakıldığında istenen sonucun alınamadığı söylenebilir. Bir de döviz hesaplarına bakalım.  


Aşağıda yer alan grafikte bankalarda bulunan döviz hesaplarının ilgili tarihlerdeki değerleri bulunuyor. Bankalarda açılan döviz tevdiat hesaplarının büyük bir kısmı Amerikan Dolar’ı cinsinden tutuluyor. Daha sonra, başta Euro olmak üzere diğer dövizler ile açılan hesaplar ve kıymetli maden hesapları geliyor. Merkez Bankası diğer dövizlerinin değerini de Amerikan Doları cinsinden bize sunuyor. Maalesef burada da yukarıdaki grafiğe paralel ve beklenenin tam tersi bir durum bizi bekliyor. Bankalardaki yabancı para mevduatlar yaklaşık 184 milyar dolardan yaklaşık 189 milyar dolara yükselmiş bulunuyor.    


Peki TL mevduatın lehine, YP mevduatın aleyhine yapılan bu düzenleme neden sonuç getirmemiş olabilir?

Bu yapılmasaydı durum daha kötü olabilirdi diye düşünülebilir. Şüphesiz düzenlemenin hiç etkisi olmamıştır denemez. Ama bu düşünce, durumu tek başına açıklamaz. Zannımca burada en önemli konu, TL mevduat hesaplarının uzun zamandır negatif reel getiri sunmasıdır. Daha açık ifadeyle mevduat faizinin enflasyonun altında kalması ve mudilerin satın alma güçlerinin sürekli azalıyor olmasıdır. Son yıllarda TL mevduat hesaplarında tasarruflarını değerlendiren mudiler, mevduat faizlerindeki her artışla birlikte, reel getiri elde etme umuduyla bu davranışlarını sürdürdüler. Ancak her seferinde arkadan gelen enflasyon daha yüksek oldu. TL faiz oranını çok yüksek bulup paralarını TL hesaplarda değerlendirirken enflasyon yüksek görülen faiz oranlarını da geride bıraktı, her seferinde en kötü geride kaldı denmek istendi belki, ancak en kötü bir türlü geride kalmadı. Anlatılmaya çalışılan bu durum birkaç yıldır sürüyor. Dolayısıyla satın alma güçleri azalarak her seferinde bunu acı bir şekilde tecrübe eden tasarruf sahipleri dövize hesaplarına yöneliyor. Bu süreçte döviz hesaplarının oranı %53’e kadar yükseldi. Kurlardaki gerilemenin etkisi ile şuan %50 düzeylerinde bulunuyor. Velhasıl, dolarizasyonu hafifletmenin yolu enflasyonu düşürmekten geçiyor vergi indirimlerinin etkisi çok sınırlı kalıyor.


Burada bir başka konu toplumumuzda vergi bilincinin olmamasıdır. Bu bilincin oluşması için bir çaba ortaya konduğu da pek söylenemez. Aslında bu çok önemli toplumsal bir problemdir. Bu bilinç edinilse birçok sorunun çözümü de daha kolay olur. Hal böyle olunca TL mevduat stopaj oranlarındaki indirimin etkisi sınırlı kalıyor. Kimi tasarruf sahiplerinin bu düzenlemeden haberi dahi olmuyor.

Stopaj oranlarındaki indirim ile kamu önemli miktarda bir gelirden vazgeçmiş oldu. Hem de mali disiplinin veya bütçe açığı da diyebiliriz daha önemli hale geldiği bir dönemde. Bu açıdan değerlendirildiğinde mevduattaki stopaj indirimi için, “attığımız taşın ürküttüğümüz kurbağaya değmediği” söylenebilir.