google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 Finansal Göz: Çok mu Kar Ediyorlar?

10 Temmuz 2017 Pazartesi

Çok mu Kar Ediyorlar?

Bankalar dönem dönem elde ettikleri yüksek karlarla gündeme geliyorlar. Bazen bu durum reel kesimde kızgınlığa bile dönüşebiliyor. Firmaların zor da olduğu, hal böyleyken bankaların nasıl bu kadar kar elde edebildikleri şeklinde açıklama ve yorumlar yapılageliyor. Son günlerdeki faiz düşürme tartışmalarında da yine “daha az kar etsinler” şeklindeki açıklamalar ile bankaların kredi faizlerini düşürmeleri konusu da gündeme geldi. Bu yazımda bankaların karlılığını değerlendirmeye çalışacağım.

Aşağıda yer alan grafikte BDDK’dan temin ettiğim bankaların yıllık net kar rakamları bulunmaktadır. Grafikte hem TL cinsinden, hem de Dolar cinsinden kar rakamları yer almaktadır. Dönem dönem dolarizasyonun yaşandığı ülkemizde, günümüzde de yaşandığı söylenebilir, rakamlara Dolar cinsinden bakmakta da fayda vardır.

Bankaların 2002 yılından bu yana sağladığı yıllık net kar rakamları TL bazında genellikle artış göstermiştir. Bu eğilim 2017 yılında da devam edeceğe benzemektedir. Grafikte 2017 yılı için en son açıklanan, ilk 5 aylık kar rakamı bulunmaktadır. O da 21 milyar TL düzeyindedir. Bankaların benzer şekilde faaliyetlerine devam edeceği düşünülürse bu yıl da TL bazında rekor bir kar rakamı görülecektir. Ekonomisi büyüyen bir ülkenin bankalarının karlarının artması olağan karşılanmalıdır.

2009 yılı küresel finans krizinin en yoğun şekilde hissedildiği yıldı. O yıl Türkiye ekonomisi yaklaşık %5 oranında küçüldü. Bankaların karı ise 20 milyar TL olarak o zaman için rekor düzeyde gerçekleşti. O tarihlerde de şimdilerde olduğundan belki de daha fazla, bankalar karları yüzünden eleştiriye maruz kalmışlardı. Üretimin daraldığı, işsizliğin arttığı birçok firmanın kapandığı düşünülürse, bunların üzerine bir de bankalar sıkıntı yaşasaydı tabii ki daha kötü olurdu. Ancak o zamanlar firmalar batarken bankaların nasıl rekor kar elde edebildikleri bir miktar eleştiri ile birlikte tartışılıyordu.

Kredilerin geri dönmeme oranı oldukça yükselerek bankaların karlılıklarına olumsuz etki etse de, 2009 yılında bankalar geçmiş yıllardaki faaliyetlerinin semeresini görüyordu. 2001 krizi sonrasında bankacılık sektörü yeniden yapılandırılmış sağlam bir yapıya kavuşmuştu. “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” atasözü ile anlatılan duruma uygun hareket ediyorlar, yüksek risk almıyorlardı. Faiz marjı oldukça yüksekti. 2003 yılından 2007 yılına kadar olan süreçte kurların azalan seyri yani TL’nin değerlenmesi bankaların karlarını önemli ölçüde destekledi. Sendikasyon ve sekürütizasyon kredileri ile Dolar cinsinden borçlanan bankalar vade sonunda daha düşük kur ile borçlarını yenileyebiliyorlardı. Bankaların açık pozisyonlarından kaynaklı kur riski, onlara ilgili yıllarda yüksek kar olarak geri dönmüştü.

O yıllarda bankaların bir başka avantajı da faiz ve enflasyon oranlarının geriliyor olmasıydı. Bankalarda kredilerin vadesi uzun, kredilerin finansmanı deyince ilk akla gelen mevduatın ise kısadır. Söz konusu vade uyumsuzluğu faiz oranı riski doğurmaktadır. Faizlerin azaldığı bir ortamda vadesi gelen mevduatlar daha düşük faiz oranları ile yenileniyor diğer taraftan bankaların yüksek faiz oranları ile kullandırdıkları krediler, bankalara yüksek karlılık sunmaya devam ediyordu. Hatta bu tür durumlarda bankalar müşteri memnuniyeti ve yine bir takım gelirler elde etmek amacıyla kredileri daha düşük faiz oranları ile yenileyebiliyorlardı. Kredilerin daha düşük faiz oranları ile yenilenmesi, küresel finans krizinin ilk etkilerinden sonra 2013’ün yaz aylarına kadar da bankacılık sektörünün gündeminde üst sıralarda yer almaya devam etti. Kısaca ifade etmek gerekirse, küresel finans krizinden önce vade uyumsuzluğundan kaynaklı faiz oranı riskinin, aynen açık pozisyonlarından kaynaklanan kur riski gibi, bankaların karlılığına olumlu etkileri bulunmuştur. Bahsettiğim riskler kademeli olarak bankalara yansımaya devam etmiştir. Bankalar böylece 2010 yılında da karlarını artırabilmiştir.


2015 yılına kadar ise bankaların karlarının görece yatay seyrettiğini söyleyebiliriz. 2016 yılında ise 37,5 milyar TL gibi oldukça yüksek bir kar rakamı söz konusudur. 2017 yılında da benzer şekilde hatta daha yüksek bir kar beklendiğini belirtebiliriz.
  
Dolar karları eritti

Bankaların TL cinsinden karlarının 2002 yılından günümüze önemli artışlar gösterdiğini söyleyebiliriz. Ancak bankaların kar rakamları Dolar ile ele alındığında farklı bir tablo karşımıza çıkmaktadır. 2008 yılında bir miktar gerileme görülse de 2002 yılından 2010 yılına kadar karların arttığını görüyoruz. 2010 yılındaki 14,4 milyar Dolarlık kar rakamı o zamana kadar ki bir rekordur. Aynı zamanda sonraki yıllarda da bu rekor kırılamamıştır. TL bazında rekor karın elde edildiği 2016 yılında bankaları net kar Dolar cinsinden 10,7 milyar düzeyinde gerçekleşmiştir. Son yıllarda Doların TL karşısında değer kazanmasıyla birlikte, bankaların karları adeta erimiştir. Bu yıl TL bazında yine bir rekor beklense de, Fed faiz artışları ve Fed’in bu yıl başlaması beklenen bilanço küçültme operasyonları Doları destekleyeceğinden dolayı, Dolar bazında rekor kırılamayabilir. 

Belirli bir dönemde elde edilen kar rakamlarının yanında, söz konusu karların yatırılan sermayeye ve banka büyüklüğüne olan oranları da önem arz etmektedir. Hatta oranlar, tutarlardan daha önemlidir. Sonraki yazımda bankaların karlılığını oransal olarak değerlendirmeye devam edeceğim. 

4 yorum:

  1. Bankalar ticari ve sanayi isletmelere oranla devamli kar ediyorlar oysa kuculmenin oldugu 2009 goz onune alirsak bir cok firmanin zarar ederek kapandigida soz konusu bankalarin hic zarar etmemeleri son 15 yil icin söylüyorum ekonominin büyük dalgalara maruz kalmadigini stabil bir görünüm arz ettigini söylemek mümkün 2001 krizi ve oncesinde 20 bankanin batmış olmasi hatta devlet bankalarinin dahi sarsintida oldugu soylenmekteydi 2001 den sonra gerek derviş yaptığı reformlar gerekse tek pari iktidari ve dahi ikiz kulelerin yıkılması sonrasi dunya ekonomisindeki gelismeler ulkemizi pozitif etkilemiş dolar bazinda bankalarda girdikleri risklere gore aman aman bir parada kazanmis degiler bilginin Işığında gereksiz efelenmelerin temeli olmadigi anlasiliyor teşekkür ediyorum emeginize

    YanıtlaSil
  2. Afganistan,ikiz kuleler ve Irak...
    En kritik yıllarda bile dolar bazında kar etmek bence dolaylı başarı...
    ABD yukarıda saydığımız olayların finansmanı için 2002-2003 yıllarından beri tahminim USD bastı ve fazla USD da bizim gibi yüksek faiz veren kapılara gitti,bankalar daha ucuz kredi imkanı buldu.. iç piyasada döviz fazlalığından TL güçlendi USD zayıfladı...
    Dolar bazında bu da yüksek karlılık sağladı...
    ABD büyük savaşlara girecekse (kesinlikle karasal savaş) döviz basıyor bu da TR gibi ülke ekonomilerine can suyu oluyor...
    Dünya da ne olduğuna bakmadan...
    İyi günler...

    YanıtlaSil
  3. Sanırım bir sonraki yazı altif büyüklüklerindeki değişim ve asıl sermaye karlılığı ile ilgili olacak...O zaman reel sektör bunca katlanılan riske karşı bu kadar normal ve belki düşük karları görünce bankalara sitem etmek yerine aman onlara birşey olmasın demeye başlayacaklar:-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet. Aktif karlılığını ve özsermaye karşılığını değerlendirdim. Yarın yayında olacak.

      Sil