google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 Finansal Göz: Katılım Bankaları Ne Kadar Büyük?

15 Mart 2017 Çarşamba

Katılım Bankaları Ne Kadar Büyük?

Bu yazımda katılım bankalarının Türkiye bankacılık sektöründeki yerini, toplam aktifleri, kredileri ve mevduatları dikkate alarak değerlendirmeye çalışacağım. Bu çalışmada Türkiye’de mevduat toplama yetkisi olan ticari bankalar ve katılım bankalarını ele aldım. Mevduat toplama yetkisi olmayan kalkınma ve yatırım bankalarını hariç tuttum.
Türkiye’de katılım bankalarının temeli olan faizsiz finans kurumları ilk olarak 1984 yılında faaliyete başlamıştır. Bu kurumlar 2001 yılında yapılan düzenleme ile Özel Finans Kurumları adını almış, 2005 yılında yapılan düzenleme ile de Katılım Bankaları olarak adlandırılmışlardır. 2017 yılı Mart ayı itibariyle Türkiye’de faaliyet gösteren beş katılım bankası bulunmaktadır. Aşağıda yer alan grafikte ticari ve katılım bankalarının aktiflerinin toplam aktiflere oranı yer almaktadır. Veriler 2005 yılının Ocak ayından 2017 yılının Ocak ayına kadar olan dönemi kapsamaktadır. Katılım bankalarının sektördeki payı 2005 yılının Ocak ayında %2,35 iken 2017 yılının Ocak ayında %5,01’dir. Katılım bankalarının sektördeki payının artış trendinde olduğu görülmektedir. Ancak grafikten de görüleceği üzere katılım bankalarının sektördeki payı oldukça düşüktür. İkinci grafikte de katılım bankalarının kredilerinin ve mevduatlarının sektör içindeki payları bulunmaktadır. Bu göstergelerde de katılım bankalarının sektördeki payı 2017 yılı Ocak ayı itibariyle yaklaşık %5 civarındadır. 

    
Son zamanlarda faaliyete geçen kamu sermayeli Vakıf Katılım Bankası ve Ziraat Katılım Bankasının bu oranları artırması beklenmektedir. Ayrıca özel sermayeli bankalara da katılım bankası açmaları yönünde teşvikler verilmelidir. Zira büyük ölçekli uluslararası birçok banka, Müslüman nüfusun fazla olduğu ülkelerde faizsiz bankacılık faaliyetlerinde bulunmaktadır. Türkiye’de de gerek özel sermaye gerekse yabancı sermaye tarafından bu alanda faaliyet gösteren banka sayısı artırılmalıdır.   


Türkiye’deki geçmişi 1984 yılına kadar uzanan katılım bankalarının, sektördeki payının oldukça düşük olmasının birçok nedeni bulunmaktadır. Hatta bu konuda akademik bir çalışma da yapılabilir.  Benim kişisel kanaatime göre, insanların ticari bankalar ve katılım bankaları arasında belirgin bir fark görmüyor olmaları bu durumun en önemli nedenidir. Katılım bankalarının farkındalık oluşturamaması, toplumuzun düşük olan finansal okuryazarlık düzeyi ile de ilgilidir. Bir başka önemli neden sektörün rekabetçi yapısıdır. Bankacılık sektöründe uzun yıllardan beri faaliyet gösteren ticari bankalar toplumumuzda yer edinmişlerdir.

Katılım bankalarının sektördeki paylarının artması, hedef kitlelerine piyasa koşullarında daha iyi hizmet sunmalarına bağlıdır. Aynı zamanda katılım bankaları bir taraftan ürün portföylerini genişletmeli, diğer taraftan da müşterilerde farkındalık oluşturmaya dönük çalışmalar yapmalıdırlar. Tabi ki ilk önce banka çalışanları pazarlanan ürünler hakkında tam bilgiye sahip olmalıdır. Yoksa katılım bankası olmanın yeterli olduğu şeklinde bir kanaat geçerli olur ve bu durum banka çalışanlarının davranışlarına da yansırsa, sektördeki payın artması pek mümkün görünmemektedir. Diğer taraftan sektördeki payın %5 civarında tutulması yani ticari bankalara paralel bir büyüme oranının yakalanması da hedeflenebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder