google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 Finansal Göz: Bütçe Açığı

28 Kasım 2017 Salı

Bütçe Açığı

Ekim ayı bütçe gerçekleşmeleri açıklandı. Genişlemeci maliye politikasının bir sonucu olarak mali disiplindeki bozulmanın devam ettiğini görüyoruz. Ekim ayı ve Ocak – Ekim dönem rakamlarına bakalım. Sonra da bir değerlendirme yapmaya çalışalım. Aşağıda yer alan grafikte aylık bütçe dengesi yer almaktadır. 2016 yılı Ekim ayında 104 milyon TL açık veren bütçe, 2017 yılı Ekim ayında 3,3 milyar TL açık verdi. Aylık rakamlara bakıldığında geçen yılın Eylül ayına göre daha iyi bir aylık gerçekleşme söz konusu.


Ekim ayında bütçe gelirleri önceki yılın aynı ayına göre %21,8 oranında artarak 52,8 milyar TL’ye, bütçe giderleri %29,2 oranında artarak 56,2 milyar TL’ye yükseldi. Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre bütçe gelirleri de bütçe giderleri de artış göstermiş oldu. Ancak giderlerdeki artış daha yüksek oranla gerçekleşti.


Aşağıda yer alan iki grafikte de 2016 ve 2017 yılının ilk on ayının bir karşılaştırması bulunmaktadır. Ocak – Ekim 2016 döneminde bütçe 12,1 milyar TL açık vermişken, Ocak – Ekim 2017 döneminde bütçe 35 milyar TL açık verdi. Başka bir ifade ile bütçe açığı yaklaşık 3 katına çıkmış oldu.  


Ocak – Ekim 2017 döneminde bütçe gelirleri önceki yılın aynı dönemine göre %13,8 oranında artarak 509,4 milyar TL olurken, bütçe giderleri %18,4 oranında artarak 544,4 milyar TL’ye yükseldi.


2016 yılı ile karşılaştırdığımızda bütçede belirgin bir bozulma söz konusu. 2017 yılında ekonomik büyümeyi artırmayı tercih etmiş olmanın da bir bedeli veya uygulanan genişlemeci maliye politikasının sonucu da denebilir.

Bardağın dolu ve boş yanlarını ayrı ayrı değerlendirelim. Önce işe olumlu tarafından bakalım. Avrupa Birliği’nin ekonomik kriterlerine göre bütçe açığının GSYH’ye oranı %3’ü aşmamalıdır. Bizde bu oran yıllardır %1 seviyelerindedir ve AB ülkeleri içinde en iyi oranlardan biridir. Yani ülkemizde yıllardır mali disiplin söz konusudur. Mali disiplinin önemine dair ilave bilgiler için ilgili yazı okunabilir. Mali disiplin önceki yıllarda sağlanan ekonomik kazanımlarda büyük role sahip olmuştur. 2017 yılı ile birlikte risklerin belirmesiyle buradaki alanın (%3’e kadar) kullanılıyor olmasının çok fazla mahsuru olmayacağı düşünülebilir. Dolayısıyla bu alan kullanılarak sağlanacak ekonomik büyümenin tercih edilmiş olması iyi bir tercih olarak görülebilir. Ancak bu noktada altını çizmemiz gereken bir husus da vardır. Ekonomi %5 gibi bir hızla büyürken bütçe açığının önemli ölçüde artması, büyümenin sürdürülebilirliği konusunda tereddütler oluşturmaktadır. Diğer taraftan ekonomik büyüme hız keserse bütçe açığının nerelere varabileceğini de düşünmek gerekir.

Bardağın boş tarafına bakarsak da, bu yılki bütçe açığının geçmiş yılların 2 katında fazla, 60 milyar TL civarında olacağı belirtiliyor. Bütçe açığının önceki yıllara göre %100’den fazla artışı şüphesiz piyasalarda tedirginlik oluşturuyor. Böylece bütçe açığının GSYH’ye oranı %2’yi aşabilecek. Yıllardır %1 seviyesinde seyreden bu oranın birden sıçrama göstermesi önem arz ediyor. Burada önemli olan ipin elde kaçıp kaçmaması. Öncelikle bütçe açığında artık %1 seviyelerine dönmemizin oldukça zor olduğunu düşünüyorum. Peki, daha da yukarıya gider mi? Öncelikle gitmemesi gerektiğini belirtelim. Çünkü ekonomi olarak elimizde tek çapamız bu kaldı. Dış finansman ihtiyacımız artarken mali disiplini kaybetmek çok kötü sonuçlar doğurabilir. Bence mali disiplinin elden kaçırılma riski yok da değildir. Bütçe açığının GSYH’ye oranı bu yıl %2 civarında gerçekleşmesi beklenmektedir ancak 2018’de %3’e tırmanabilir. Çünkü yap-işlet-devret uygulaması ile verilen gelir garantileri her geçen yıl bütçeye daha fazla yük getirecektir. Özelleştirme gelirleri bundan sonra eskisi kadar bütçeyi destekleyemeyecektir. Yine bu yıl hız verilen Kredi Garanti Fonu uygulaması önümüzdeki birkaç yılda bütçeye önemli bir yük getirebilir. Bu uygulama mevcut haliyle birkaç yıl içinde bütçeye 20 milyara varan bir yük getirebilir. Ancak KGF uygulamasının devam ettirilmesi de zaman zaman gündeme gelmektedir ki, bu da bütçeye daha fazla yük demektir. Diğer taraftan son günlerde gündeme gelen vergi artışları söz konusu olumsuz etkileri bir miktar telafi edebilir. 

Bu yıl bozulan bütçe görünümünün yanı sıra, sayılan nedenlerden dolayı önümüzdeki yıllarda da geçmiş yıllardaki düzeylere muhtemelen geri dönemeyecek olmamız, ülkemizin en önemli risklerinden biridir.

4 yorum:

  1. Rampada araclarin düşük viteslere düşmesi ranpanin ila nihaye devam edecegi anlamina gelmez yollar duzelir birde bayir aşağı durum vardir artik gaz vermeniz gerekmez yer cekiminden faydalanir bazen yagisli karli havalarda yol kayganlasir daha dikkatli gidersiniz her olumsuz koşulda kaza yapilmaz her yapilan kazadada 2001 deki gibi 4 takla atmazsiniz ben isletme okudum ancak tir şoförlugude yaptim mesele direksiyonda kimin oturduguyla alakali eger şoföre guven olmazsa once muavin araci terk eder bazi hazine Müsteşarlarinin ayrilmasi gibi birde merkez bankasi baskani vardi kriz patlamadan hesabını dovize ceviren

    YanıtlaSil
  2. Devlet yönetmek araç sürmeye benzemez. Devletin motoru ekonomidir. Bozuldumu tamiri yıllar alır.

    YanıtlaSil
  3. Hocam yazılarınız kesildi? Merakla ve ilgiyle okuyorduk?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginiz için teşekkür ederim. Farklı bir yoğunluğum vardı, bloga son zamanlarda çok zaman ayıramadım. Yazılarıma devam edeceğim.

      Sil