google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 Finansal Göz: Takibe Dönüşüm Oranı

14 Aralık 2018 Cuma

Takibe Dönüşüm Oranı

Takibe dönüşüm oranı bankacılık sektörünün aktif kalitesinin en önemli göstergelerinden biridir. Bankaların kullandırdığı kredilerde geri dönmeyenlerinin oranının artması, banka aktif kalitesini bozar ve karlılığını da olumsuz etkiler. Yine takibe dönüşüm oranı kredi hacmi üzerinde de etkilidir. Yapılan bazı akademik çalışmalarda kredi hacmini etkileyen en önemli faktör olarak takibe dönüşüm oranı bulunmuştur.1 Bu çalışmalarda takibe dönüşüm oranı arttıkça kredi hacminin azaldığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla takibe dönüşüm oranlarındaki artışın hem banka karlılığını, hem de kredi hacmini baskılayarak ekonomik büyümeyi ve istihdamı olumsuz etkilediği belirtilebilir. Takibe dönüşüm oranı bazen İngilizcedeki kısaltması olan NPL (Nonperforming Loan) olarak da karşımıza çıkmaktadır.

Türkiye’de Takibe Dönüşüm Oranı 

Aşağıda yer alan grafikte BDDK’tan sağlanan takibe dönüşüm oranları yer almaktadır. 2000 - 2001 krizinde bankacılık sektörünün üçte birinin çökmesiyle sektör büyük zorluklar yaşamış ancak sonraki süreçte yeniden yapılandırılarak sağlıklı bir yapıya kavuşmuştur. Takibe dönüşüm oranı 2004’e kadar çift hanelidir. Sonraki yıllarda bu oran %3,04’e kadar gerilemiştir. Küresel krizin etkisi ile 2009 yılında en yüksek %5,41 seviyesini görmüştür. 2011 yılından günümüze ise yatay bir seyir izlemiştir. Ancak son aylarda takibe dönüşüm oranının arttığı görülmektedir. 
    


Takibe dönüşüm oranı Ekim 2018’de %3,47 seviyesinde gerçekleşmiştir. Ancak bu oran gerek 2001 krizi sonrası dönemle, gerekse 2009 küresel kriz dönemi ile karşılaştırılabilir değildir. Bunun bazı nedenlerinden bahsedilebilir. Varlık yönetim şirketleri 2001 krizi sonrasında kurulsa da son birkaç yılda faaliyetlerinin artırmışlardır. Yani son yıllarda bankalar tahsili geçişmiş alacaklarını bu şirketlere satarak hem bilançolarını daha likit hale getirmişler hem de takibe dönüşüm oranlarını azaltmışlardır. Yine 2017 sonrasında başta Kredi Garanti Fonu uygulaması olmak üzere bazı düzenlemelerle kredilere daha fazla yüzdürülme imkanı getirilmiştir. Bu durum da takibe dönüşüm oranını azaltan başka bir unsur olmuştur. O zaman daha kısa vadeli ve banka gruplarını da ele alarak takibe dönüşüm oranını değerlendirelim.

Aşağıda yer alan grafikte farklı banka türlerinin takibe dönüşüm oranları 2017 yılından bu yana bulunmaktadır. Takibe dönüşüm oranı mevduat bankalarında katılım bankalarından daha düşük seyretmektedir. Kalkınma ve yatırım bankalarında ise oran belirgin şekilde daha düşüktür. Ancak oran düşük olsa da 2018 yılında önemli sıçrama gösterdiği görülmektedir. Ekim 2018 itibariyle takibe dönüşüm oranı mevduat, katılım, kalkınma ve yatırım bankaları için sırasıyla %3,9, %3,67 ve %0,86’dır.   



Sahiplik açısından takibe dönüşüm oranını bakıldığında da yabancı bankalarda oranın en yüksek olduğu görülmektedir. Sonrasında yerli özel bankalar bulunurken kamu bankalarında en düşük düzeydedir. Takibe dönüşüm oranının son üç ay artış gösterdiği görülmektedir. 2017 yılından yaz aylarına kadar takibe dönüşüm oranlarında azalan bir eğilim söz konusudur. Bu duruma KGF kapsamından kullandırılan kredilerin önemli etkisinin olduğu belirtilebilir. Ancak takibe dönüşüm oranları son iki ayda artış göstermiştir. Ekonomideki yavaşlama dikkate alınırsa takibe dönüşüm oranlarının bir süre daha artması beklenebilir. Bu konuda Takipteki Alacaklar başlıklı yazım da okunabilir. 



1 Durmuş Ali Kuzu, Kredi Hacmini Belirleyen Faktörler: Türk Bankacılık Sektörü Uygulaması, Doktora Tezi,
http://dspace.baskent.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11727/2824/10177102.pdf?sequence=1&isAllowed=y

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder